Bugün uzun süredir benimle olan,
bir türlü anlaşamadığım,
Pure Beauty CC Cream'i anlatmak istiyorum.

Önce özelliklerinden ve vaatlerinden bahsedeyim.

Cilt tonunu düzenlemeyi, cildi nemlendirmeye yardımcı olarak pürüzsüz ve lekesiz bir görünüm elde etmeyi, SPF30 ile UV ışınlarının zararlı etkisinden korumayı vaadediyor. Paraben, Lanolin ve Alkol içermiyor. Son kullanma tarihi oldukça uzun. İki buçuk sene. Benim elimdekinin Temmuz 2014 Ocak 2017 arası. Kutu üzerinde açıldıktan sonra şu kadar zamanda kullanın ifadesi bulunmuyor.




Ambalajı çok cezbedici. Kullanımı kolay. Miktarını istediğim gibi ayarlayabiliyorum. Bendeki rengi Ivory. Açık tenli olduğum için tenime uyuyor. Bildiğim kadarıyla bir de Natural rengi bulunmakta. 40 ml. Kolay kolay bitmiyor.


Fakat Pure Beauty CC kremle maalesef bir türlü anlaşamadım.

Bir yıldan fazladır bende. Her fırsatta deniyorum. Sürekli banyoda gözümün önünde durdu. Yaz olsun kış olsun gittim geldim denedim. Süngerle, fırçayla, elle uyguladım bir türlü yüzümde duruşunu beğenmedim.

Sebebini en sonunda buldum.

Aslında şu fotoğrafı iyice büyütürseniz siz de fark edeceksiniz.




Aydınlatıcı etkisi olduğu malum. Bu kremi sürdüğümde benim yüzümü parlak göstermekten de öte sanki yağlı cildim varmış da yağlanmış gibi gösteriyor. Suratı aydınlatıyor doğru ama o çok belirgin olmayan gözeneklerimin tamamı da ortaya çıkıyor. Hiçbir şey sürmediğim halim çok daha iyi :)


Simli olduğunu söyleyenler var. Benimkinde sim parçacıkları görmedim fakat kesinlikle bir aydınlatıcıyla karıştırılmış. Yüzümün genelinin parlamasını sevmiyorum. Hep mat duruş hoşuma gider. Bir tek elmacık kemiklerimin üstünü aydınlatırım makyaj yaptığımda. Pure Beauty CC Cream'i sürdüğümde bütün suratım parlıyor haliyle.

Rengini ve kokusunu beğeniyorum. Fakat benim kuru cildimi bile bu kadar kusurlu gösteriyorken, karma ve yağlı ciltliler nasıl kullanır bilemiyorum.

Fotoğrafları çektiğimde saat sabahın 7'si. İçeriye güneş vurmuyor. Güneşe çıkınca halimi siz düşünün.

Kalıcılığı az, sabitlenmiyor. Telefona filan muhakkak bulaşıyor. Lekeleri kapatma özelliği de pek yok.

Farklı fondötenlerle karıştırıp da kullanmaya çalıştım. Kustu yüzümde. Uyanını bulamadım.

Herhalde çoğunuz bu kremi denemişsinizdir. Almayı düşünenlerse önceden muhakkak testerını denesinler derim. Pure Beauty markalı ürünler Watsons'larda satılıyor.


Görüşmek üzere :)

Uzun zaman saçlarımı evde sarıya boyadım. Doğal saç rengim koyu kestane olduğundan açınca oluşan turunculukları gidermek için hep Koleston 11.1 küllü sarı rengi tercih ediyordum. Fakat bu rengin tenimde duruşu beni hiç mutlu etmiyordu. Külü ilk başta çok yoğun oluyor sonra da tamamen akıp dore sarı bir renk oluşuyordu. Ben farklı boya arayışındayken ilk önce tesadüf eseri Palette Deluxe Ultra Yoğun Renk Açıcıyla tanıştım. Saçımın rengini çok daha güzel açtı ve üzerine boya çok daha güzel tuttu. Renk açıcı hakkındaki detaylı yorumlarımı daha önce yazdığım Evde Sarı Saç Boyama Kızıldan Sarıya Dönüş yazımda anlatmıştım, oradan okuyabilirsiniz.

Renk açıcıdan memnun kalınca, boyasını da denemek istedim. Palette Deluxe 10-2 Platin Sarı saç boyasını aldım. Hem saçımı açarak hem de açmadan direkt boyayarak bu boyayı uyguladım. Sizlere boyayı anlatmak ve saçımda duruşunu göstermek istiyorum.


Palette Deluxe 10-2 Platin Sarı, set boya olarak satılıyor. Kutunun içinde oksidanı, krem boyası, boya sonrası kullanılacak saç kremi, eldiven ve kullanım kitapçığı yer alıyor. Fiyatı her yerde değişik. Ben indirimleri takip edip genelde 8.5 TL'den alıyorum.


Krem boyayı oksidan losyonun içine dökerek karıştırdıktan sonra saçınıza uygulayabiliyorsunuz. Fakat ben o şişeyle uygulamayı bir türlü beceremedim. Tüm malzemeyi bir kase içine alıp iyice karıştırıp boya fırçasıyla önce tüm saç diplerime sonra da kalanı saçımın tamamına yedirerek boyadım.

Şimdi boya ve sonrasını sizlere fotoğraflarla göstereceğim.

Saç diplerimi açmadan Palette Deluxe 10-2 Platin Sarı'ya boyadığımda;

Görüyorsunuz saç diplerim oldukça koyu.


Saçımın tamamen boyanmış hali. Bunun üstüne 40 dakika bekliyorum.


Yıkayıp kuruttuğumda saç diplerim daha önceki boyanmış yerlere göre daha koyu sarı kalıyor. Yine de gayet açtığını söyleyebilirim. Bu arada boya setinin içinden çıkan saç kremi çok başarılı. Boyadan takır takır olmuş saçlarımı yumuşacık yapıyor.

Önce saç diplerimi açıp sonrasında Palette Deluxe 10-2 Platin Sarı'ya boyadığımda;

Yaklaşık 3-4 boyamada bir saç diplerimi açıyorum. Dipleri bu kadar çıkmışken önce Palette Deluxe Ultra Yoğun Renk Açıcıyla saç diplerimi açtım. Bir gün sonra da Palette Deluxe 10-2 Platin Sarıya boyadım.


Farkettiyseniz daha boyama aşamasında bile saçın rengi daha açık. Kutunun üstündekine yakın bir renk.


Saçın boya sonrası yıkanmış ve ıslak hali...


Veee bu da kurumuş son hali.. Aradaki bazı koyuluklar hariç kutu üzerindeki rengi elde edebildiğimi söyleyebilirim. Palette 10-2'nin küllü tonu bana daha çok yakıştı. Saçı yıkadıkça bariz renk değişimi de yaşamadım. Açıkçası çok severek kullandım.

Bu fotoğrafları çektikten bir sonraki boyamada artık daha koyu bir renk istediğimi farkettim. Saç rengimi değiştirdim. Yakında onu da anlatırım.

Bol fotoğraflı bir yazı oldu. Ben bir konu araştırdığım zaman onun tüm detaylarını bulmak için çok uğraşıyorum. Dilerim işinize yarar. Beni anlık olarak @blogluyorum ve @gokcebagtir Instagram hesaplarımdan takip edebilir, incelemelerim için Youtube kanalımı ziyaret edebilirsiniz.

Haşlanmış mısıra bayılırım. Benim çocuklar da bazen bayılır :)
Ben yazıyı yazana kadar mevsiminin sonlarına geldik ama hazır fotoğraflama şansı bulmuşken sizinle de paylaşayım istedim.

Mısırı düdüklü tencerede de normal tencerede de haşlayan var. Düdüklü tenceredeki tadı biraz yavan geldiği için ben normal tencerede haşlıyorum.

Yıkadığım mısırları tencereye alıp üzerine bol su dolduruyorum.



Eğer yaprakları varsa onları da tencereye atıyorum. Güzel bir aroma veriyor.

Kaynayana kadar yüksek ateşte sonra da en kısık ateşte pişiriyorum.

Arada suyunu kontrol ediyorum. Eğer fotoğraftaki gibi azaldığını görürsem üzerine sıcak su ekliyorum.



Mısır yavaş yavaş pişerse çok lezzetli oluyor.

Eğer kart mısıra denk gelmediyseniz 1.5 saatte pişiyor. Emin olmak için mısır tanelerine çatal batırıyorum. Pişmişse çatal mısır tanelerine delik açıyor.

Mısır alırken kart olup olmadığını da şu şekilde anlayabilirsiniz; Tırnağınızı bir mısır tanesine batırın, eğer parçalanıyorsa süt mısır, parçalanmıyorsa kart mısırdır :)

Yendi bitti bile ama yazıyı yazarken yine canım çekti.

Hepimize afiyet olsun :)


Beni anlık olarak @blogluyorum ve @gokcebagtir Instagram hesaplarımdan takip edebilir, incelemelerim için Youtube kanalımı ziyaret edebilirsiniz.

Sabah dudaklarımın acısıyla uyandım.
Baktım dudaklarımın kenarından çizgi şeklinde uçuklamışım.
Annemden öğrendiğim yıllardır uyguladığım bir yöntem var.
Sarımsak sürmek.

Eğer uçuğun çıktığını fark ettiğiniz an bu yöntemi uygularsanız kesinlikle sonuç alırsınız. Uçuk tamamen çıktıktan sonra pek faydası olmuyor.

Nasıl uygulanır;

Sarımsağın kabuğunu soyup, kesiyorum. Lazım olan sarımsağın suyu. Elimdeki sarımsağı biraz sıkarak suyunun iyice çıkmasını sağlıyorum. Uçuk çıkan bölgeye iyice yedirerek sürüyorum. İlk başta yakıyor ama bu yanma uçuk tamamen çıktıktan sonraki acı kadar değil. Katlanılabilir bir acı. Bir kaç dakika içinde yok oluyor zaten.


Bizim evde çok sevilen sarımsak böyle acil durumlarda da kurtarıcımız oluyor.

Dilerim ki uçukla filan uğraşmayın ama oldu ki başınıza gelirse de bu yazdığımı unutmayın :)

Sevgiler..

Bana göre Essence'in en başarılı göz kalemi, Essence Gel Eye Pencil Waterproof.
Suya ve dağılmaya karşı dayanıklı, uzun süre kalıcı, jel yapılı göz kalemi ya da kalem şeklinde eyeliner da diyebiliriz.

Essence jel göz kalemleri; Yumuşak yapılı, kolay sürülüyor, sürüldüğü gibi sabitleniyor, pigmentli ve kalıcı.

Göz kapaklarım yağlı olmasına rağmen, baz kullanmaya gerek kalmıyor. Ovuşturunca bile dağılmıyor.


Asansörlü kalem oldukları için uçları kalın kalıyor, ince çizgiler çekmeye müsait değil. Tek olumsuz tarafının bu olduğunu söyleyebilirim.

Bende üç rengi var. 01 Black Blaze (siyah), 03 Urban Jungle (yeşil) ve 06 Cocoa Bean (kahverengi).

Çıkartmak istediğinizde yıkamak, herhangi bir makyaj temizleyiciyle silmek işe yaramıyor. Waterproof özellikli olduğundan bu özellikte bir göz makyajı temizleyici ya da çift fazlı temizleyiciler kalıntı bırakmadan kolayca çıkarıyor.


Bildiğim kadarıyla bu ay sonundan itibaren satışı durdurulacak. Benim gözümde tek akmayan kalemi bir daha bulamayacak olmam hiç hoşuma gitmedi. Sonuçta arayıp duruyorum tam da buldum derken kaldırılıyor.


Bu arada fotoğrafta siyahı kendini belli etmemiş ama gayet simsiyah bir kalem olduğunu söyleyebilirim.

Satış fiyatı 8.5 TL. Ben indirimde yarı fiyatına almıştım.

Akmayan göz kalemi arayışındaysanız, Essence suya dayanıklı jel göz kalemlerine bakın derim.

Sevgilerimle :)

Loreal False Lash Architect 4D Maskara
gerçekten de 4 boyutlu fırçasıyla takma kirpik etkisi veriyor mu?

İşte yorumum..

İlk açtığımda fazla ıslak gelmişti. Etkisini anlayamayıp bir kenara atmıştım. Sonrasında tekrar denediğimde o ıslaklık oldukça azalmış, kremsi yapıda bir maskara olmuştu. İşte bu haliyle beni çok memnun ettiğini söyleyebilirim. Neden mi?

Öncelikle benim kısa ve kıvrık olmayan kirpiklerim var.

Loreal False Lash Architect 4D Maskara'yı tek kat sürüyorum. Kirpiklerim iki kat uzuyor, hacmi artıyor, sanki rimel yokmuş da kendinden öyleymiş gibi doğal bir şekilde ayrılıyor.

Fotoğrafta sadece sol gözümde tek kat var. Anlattığım farkı daha net görebilirsiniz.


Siyahlığı oldukça başarılı.

Göz pınarlarıma doğru olan kirpiklerim fazla içe dönüktür ve bulaştırmadan rimel sürmek imkansızlaşır. Bu maskarayı yüzüme gözüme bulaştırmadan sürebiliyorum. Fırçası tüm kirpikleri yakalayabiliyor.

Gözümde bir ağırlık yapmıyor, yapış yapış hissi yok.

Kolay uygulanıyor, hemen kuruyor.

Gün içinde elim gözüme gitse de dökülme yapmıyor. Hoş ben tek kat uyguluyorum, iki üç kat sürüldüğünde dökülme yapar mı bilmiyorum.


Denemediyseniz, deneyin derim :)

Olay Total Effects 7 in one Yaşlanma Karşıtı Nemlendiriciyi iki yıldır kullanıyorum. Yazın suratıma pek bir şey sürmediğimden ağırlıklı olarak kışın kullanırım. Cildim kışın çok kuru oluyor. Bu krem de bana oldukça iyi geliyor.

Yüzümde ağırlık yapmayacak bir nemlendirici ararken, denemek için almıştım. Sadece nemlendirici değil aynı zamanda yaşlanma karşıtı bir kremmiş.

Açıkcası yazıyı hazırlayana kadar vaadlerini bile bilmiyordum. Benim yüzümle ilgili problemimi çözdüğünü gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Tüm cilt tiplerine uygun, SPF15 korumalı, çizgi ve kırışıkların görünümünü azaltma, cilt dokusunu pürüzsüzleştirme, cildin matlığını gidererek sağlıklı bir ışıltı verme, gözeneklerin görünümünü azaltma, izlerin ve yaş lekelerinin görünümünü azaltma, nemlendirme ve cilt rengini dengeleme gibi vaadleri var.

Olay Total Effect Gündüz Kremi, pompalı şişede renkli bir nemlendirici. Renkli dediğim, BB kremler gibi değil. Beyaz değil de krem rengi..


Bendeki etkisi şöyle; Sürdükten sonra kolay emiliyor, elimi yüzüme sürdüğümde tekrar elime bulaşmıyor ki bu benim için önemli. Güzel nemlendiriyor. Cildimi sağlıklı gösteren bir parlaklık veriyor. Hafif ve güzel kokuyor. Üzerine rahatlıkla makyaj yapabiliyorum.

İçerik konusunaysa hiiiç girmiyorum. Fabrika üretimi ve uzun ömürlü herşeyin bir şekilde zararlı olabileceğini düşünüyorum.

Sonuç olarak, beğenerek kullanıyorum.

Kullandınız mı, beğendiniz mi? Siz de anlatın, merak ediyorum :)

Golden Rose'un Matte Velvet serisi yarı mat ojelerden oluşuyor.
Bugün anlatacağım 111 numara bu yaz en severek kullandığım oje oldu.

Genelde böyle açık pembeleri pek kullanamasam da bu rengi çok sevdim.

Özelliklerine gelirsem;

Sağ elime sürene kadar sol elimdeki ojeler kurumuştu. İlk sürüldüğünde parlak oluyor sonradan matlaşıyor. Tek katta tırnağı belli ediyor, ikinci katta daha örtücü, üçüncü katta tam kapatıcılık sağlıyor. Uzun ince bir fırçası var, rahat sürülüyor. 3 kat uygulamış olmama rağmen hemen kuruyor, pürüzlü bir dokusu yok. Bir tam gün hiç bozulmadan tırnaklarımda kalıyor, ikinci gün uçlarından çıkmaya başlıyor. Zaten sitelerinde de günlük olarak kullanılmasını öneririz diye belirtmişler.


Simli olduğundan çıkartırken biraz uğraştırıyor. Tırnağı temiz ve bakımlı gösterdiği, tam bir sür çık ojesi olduğu ve yazın böyle parıltılar görmeyi çok sevdiğim için favorim oldu.

Siz bu seriyi denediniz mi?

Bizim evde hiç boş göremediğimiz bir çamaşır sepetimiz ve neredeyse her gün çalışan bir çamaşır makinemiz var. Şükür ki hala çalışabiliyor yoksa mahvolurdum :)

Çamaşırlarımı beyazlar, renkliler ve siyahlar olarak ayırıyorum. Deterjanlarımı da ona göre seçiyorum. Daha önce renklilerim için kullandığım Omo Ultra Konsantre sıvı deterjanı anlatmıştım. Hala da severek kullanıyorum.

Beyazlarım için Alo Kar Çiçeği, siyahlarım için de hep Perwoll kullandım. Perwoll'ün kokusu da, siyahları koruması da, çamaşırı yumuşatması da çok hoşuma gidiyor.

Deterjanlarımı hep indirim zamanlarında almaya çalışıyorum. Perwoll bittiğinde o sırada indirimde olan Bingo Siyah Sıvı Deterjanı gördüm. Daha önce hiç Bingo kullanmamıştım.

Kutunun dibini gördüğüme göre artık yorumumu yapabilirim. Benim aldığım 4 litre. Eğer 60 ml deterjan kullanarak çamaşırlarınızı yıkarsanız 67 yıkama yapılabiliyormuş. Etiketinde 4-5 kg çamaşır için 30 ve 40 derecede az kirli çamaşırlara 60 ml, normal kirli çamaşırlara 90 ml, çok kirli çamaşırlara 120 ml kullanım önerisi var.

Kapağında ml çizgileri var. Siyah kapakta siyah ölçüleri görebilmek oldukça zor olsa da 60 ml yarım kapaktan biraz fazlaya denk geliyor. Makinem 7 kg kapasiteli. Çamaşırları makineye atmadan önce hep elden geçirdiğimden benim çamaşırlar az kirli sınıfına giriyor, o yüzden genelde yarım kapaktan biraz fazla kullandım. Kaç yıkama olduğunu takip edemedim ama oldukça bereketliydi diyebilirim.

Bingo Siyah sıvı deterjanın rengi beyaz, kıvamı sulu, kokusu çok güzel. Siyah, lacivert, gri, kahverengi gibi koyu renkli çamaşırlarımda kullandım. Renk açma, çizgilenme gibi sorunlar yaşamadım. Çamaşırlarım makineden çıktıktan sonra hafif bir deterjan kokusu kalıyor. Perwoll'e nazaran daha az diyebilirim.

Açıkcası Perwoll'den Bingo'ya geçiş koku değişikliği ve yoğunluğu dışında hiç fark yaratmadı. Ben beğenerek kullandım.

Geçenlerde A101'de Bingo'nun renkliler için olan sıvı deterjanı ve ABC siyahlar için olan sıvı deterjan indirimdeydi. Denemek için birer tane aldım. Kullanıp bitirince onları da anlatacağım.

Siz siyah çamaşırlarınız için hangi deterjanı kullanıyorsunuz?

Temiz ve bakımlı görünen tırnaklardan hoşlanıyorsanız, Flormar'ın 305 numaralı Beige Latte ojesi tam size göre.

Açık renk ojeleri çok beğeniyorum buna rağmen pek kullanamıyorum. Gerek hata belli etmeleri, gerek kolay bozulmaları, gerekse çok çabuk kirlenip renk değiştirmeleri yüzünden. Flormar'ın klasik oje grubunda olan 305 beni oldukça şaşırttı.

Bu serideki diğer ojeler gibi ince yapılı bir oje. Örtücülüğü yüksek değil, 3. katı uyguladığımda bile tırnağımı belli edebiliyor. Açık renk ojelerin ortak sorunu bu ojede de var çizgilenme yapabiliyor.

Kendinden parlak bir yapısı var. Kuruduktan sonra üstüne cila uygulamışım gibi görünüyor. Kuruduğundan emin olana kadar dikkat etmek gerekiyor çünkü kolay darbe alabiliyor.

Gelelim beni şaşırtan kısmına. Flormar 305 Beige Latte oje çooook dayanıklı çıktı. Tırnaklarımdaki 4. gününün akşamında minik soyulmalar başladı. Tırnaklarımı çok fazla kullanıyorum yine de uçlarından çıkmadı. Kirlenmedi, rengi değişmedi sadece biraz matlaştı. Tırnaklarım normal halinden daha sertti. Bu kadar ince yapılı olup da bu kadar dayanıklı bir ojeye rastlamamıştım. İlk günden çıkmasını bekliyordum.

Böyle ten rengi, kemik rengi gibi tonlardan hoşlanıyorsanız, deneyin derim. Ben çok memnun kaldım.