Bitenler yazılarını okumaya bayılıyorum, Ne zamandır da yazmak istiyordum.

Hazır 2017'ye giriyorken temizlenmek, ferahlamak gerek dedim,
evdeki çöp dağını yok etmeye karar verdim :)

Tabii ben istikrarlı davranıp bütün bitenleri saklayamamışım,
olduğu kadarıyla 2016'nın bitenleri :))

Geçen gün yazısını yazdığım rimel dışında hiç makyaj malzemesi yok, farkında mısınız? Bu da benim içler acısı halimi gösteriyor işte :)))

Renkli yazıları tıklayarak, detaylı yorumlarıma da ulaşabilirsiniz.


Elseve şampuan, saç kremi ve durulanmayan saç bakım kremini uzun süre ara vermeden kullandım. Çok seviyorum fakat farklı bir şampuan denemeye başladığımdan bitince tekrar almadım. Durulanmayan bakım kremine de artık ihtiyaç duymuyorum. Zamanında oldukça işimi gördüler.

John Frieda Onarıcı Bakım Maskesi; Benim için saç kreminden öteye gidemedi. Bitsin diye uğraştım.

Coslys Şampuan; Lilakutu keşif kutusundan çıkmıştı. Saç ve vücut için beğenmeyince, çocuklara banyo köpüğü olarak kullanıp bitirdim.


Gelelim Deodorantlara. Çoğunu eşim bitirdi, ben gayet tasarrufluymuşum aslında :)

Fa Sport'un kokusunu arkadaşımda beğenip almıştım. Bana çok keskin geldi, ya da yanlış çeşidini aldım. Burnumu sızlatıyor ve pudralı. Pudralıları zaten hiç sevmiyorum. Dibinde biraz kaldı, çöpe gidiyor.

8x4 Parfüm Deodorant'ın kokusunu beğendim fakat bu da keskin. Kokusunun güzelliği uğruna kullanıp bitirdim.

Nivea Deodorantı meraktan almıştım, pek ilgimi çekmedi. Kıyafetlerde iz bırakmadığı doğru.

Rexona Shower Fresh, harika. Eşimle beraber kullanıyoruz. Bittikçe alınıyor. Soft kokulu ve banyodan çıkmış hissi uyandırıyor insanda. Yazısını yazacağım.

Isana Sport, yine eşimle beraber kullanıyoruz. Traş sonrası ürünler gibi kokuyor. Kokusu rahatsız etmiyor ama özel değil.

Slazenger Deodorant parfümüyle birlikte set halinde satılıyor. Erkekler için. Kokusunu çok beğeniyorum. Fresh. Daha çok yaz aylarına uygun. Ayrıca ambalajlarını da gayet kaliteli yapmışlar. Bittikçe alınıyor.

Nivea Men Fresh Active; Abartılı olmayan, doğal, hafif bir kokusu var. Kıyafetlere bulaşmıyor, sprey deodorantlara göre daha nokta atışı uygulayabiliyorsunuz. Etrafa saçılmıyor. Kokusu dışarıdan pek duyulmuyor ama kendinize temiz kokuyorsunuz.


Şelale Aseton; tırnaklarımı da tırnak etlerimi de kuruttu. Mecbur kalmadıkça almam.

Esthederm Hücresel Su; Bayıla bayıla kullandım, bitince de çok üzüldüm. Yazısı linkte.

Garnier Misel Su; Makyajı pürüzsüz temizlemese de cildi temizlemek için ideal.

Flormar Express Göz Makyajı Temizleyici; Son zamanlarda gözlerimi iyice yakmaya başlamıştı. Makyajı temizlemesini beğeniyordum.

Flormar Advice Cleansing Tonic; Cildimi ferahlatmasını çok sevmiştim, daha sonra hassas ciltler için olanını deneyeceğim.

Flormar Advice Cleansing Milk; Bu süt benim gibi kuru ciltliler için harika. Hem temizleme, hem cildi sakinleştirmede başarılı. Özellikle kış aylarında kullanıyorum. Sevdiklerimden.


Colgate Diş Macunu; En sevdiğim diş macunu. Hem uygun fiyatlı hem de gayet güzel temizliyor. Verdiği ferahlığı da çok seviyorum. Stokladıklarımdan.

Signal Kids Diş Macunu; Deniz üzerindeki Sünger Bob'a kanıp almıştı. Hiç beğenmedi, dişlerini fırçalamamaya başladı. Çöpe gidenlerden. Ada'ya versek bayılır o böyle şekerli tatlara ama herşeyi yutma eğilimi olduğundan Rocs kullanıyoruz ona.

Perlodent Kids Diş Macunu; Nihayet Deniz'in favorisi :) Diş macunu arayışımıza nokta koydurdu. Çocuklar için hep şekerli tatlarda yapıyorlar ya bu macunları, sevmiyor işte benim oğlum. Perlodent naneli. Sanırım farklı çeşitleri de vardı. Sonuna kadar kullanıp bitirdi. Ben Rossmann'a gidemeyince son aldığım Splat dondurmalı diş macunuyla idare ediyor fakat sürekli beynimi yiyor :)

Powerdent Kids Diş Macunu; Yine Deniz'in beğenmediklerinden. Zoraki bitirdi.

Bepanthol Baby Pişik Merhemi; Ada için almıştık. Pişik kremlerini sadece pişik durumunda kullanıyorum. İyileştirme açısından en beğendiğim Popolin oldu. Bepanthol sanki pişik öncesi kullanıma daha uygun. Yeterli bulmadım.


Puhahaha kozmetik bitirme fakiri Gökçe :))))

Max Factor 2000 Calorie Maskara; Elimde beğendiğim maskaralarım olduğundan, koyuluğuyla uğraşmamaya karar verdim. Çöpe gidiyor.

Cyrene Advanced Micro Exfoliating Scrub; Çok azı (bir tester poşedinin yarısından azı) yüzüme ve boynuma yetti. Krem gibi görünürken yüzüme sürdüğümde micro peelinglerden oluştuğunu farkettim. Çok etkili. Yıkadığımda yumuşak, doğal pembeliğinde, pırıl pırıl oluyor yüzüm. Testerlar bitince büyük boyunu alacağım.

Cyrene Youth Defense Moisturiser; Aman Allahım o nasıl bir gerginlik yaratmaktır öyle. Yine çok az miktarı yüzüme yetiyor, hızlı emiliyor ama gerginlik hissi o kadar yüksek ki sonrasında üstüne tekrar nemlendirici sürme ihtiyacı duydum.

Cyrene Epidermal Matrix Age Defying Hyaluron 3MW Serum; Ziyan olmasın diye saklama kabına almıştım. Acayip bereketli. İki damlası yüzüme ve dekolte bölgesine kadar boynuma yetiyor. Rahat dağılıyor sanki sürdükçe çoğalıyor. Hemen emiliyor. Kadife hissi veriyor, sıkı ve dinç gösteriyor.





Herkese zor gelen bir yıl yaşadık. Haksızlık, hukuksuzluklarla, acı ve endişeyle, korku ve göz yaşlarıyla, umutsuzlukla doluydu günlerimiz.

Diliyorum 2017 ile birlikte huzur dolsun kalplerimize. Attığımız adımlar başarıyla yol bulsun, ferahlayalım, temizlenelim, yenilenelim.

Tıkanmış ve kaybolmuş hissettiğim bir dönemde iyi ki blogumu açmışım. Uğrayan, yorum yapan, yazdıklarımı beğenip paylaşan herkes ışık oldu bana, haberiniz yok.

Hepinizi seviyorum.


Hoş gelsin 2017.


Görüşmek üzere :)

Kimileri çok beğendi, kimileri hiç beğenmedi.

2000 Calorie maskaranın fırça yapısına göre değişiklik gösteren iki çeşidi var.

Bendeki Max Factor 2000 Calorie Curved Brush, dolgunlaştırıcı ve hacim verici olan.

Kirpiklere %300 hacim kazandırmayı ve dolgunlaştırmayı vadediyor.

Benim kısa ve düz kirpiklerimde kullandığım 2000 Calorie maskara yorumum şöyle;

Yapısı ilk açtığımdan andan itibaren koyu kıvamlıydı.
Kirpiklerimi tek tek ayırıyor, hafif uzatıyor, dolgunlaştırmıyor.

Topaklanma yapmıyor, gün içinde göz altına dökülmüyor.

Makyajımın yüzümde kaldığı 8-10 saat civarı zamanda akma dökülme yapmıyor, hiç bir yere bulaşmıyor. Kirpiklerimi de düşürmüyor, sürdüğüm gibi kalıyor.


Hoşlanmama sebebim, bende no makeup makeup bir görünüm oluşturması. Kullandığımda sadece kirpiklerimin rengi biraz daha koyulaşmış oluyor. Başka bir fark yaratmıyor.

Kalıcılığı, akma bulaşma yapmaması, kolay temizlenmesi hoşuma gitse de kirpiklerime pek hava katmadığından sevemedim.

Bu aralar iyice koyulaştı, sanırım bitirmek üzere de olabilirim.

Fiyat performans açısından başarılı bulmadım. Yalnız düz fırçalı olanın daha iyi olduğunu okumuştum. İlk kez deneyecek olanlar ona bir şans verebilir.


Görüşmek üzere :)

Başka bir şeye ihtiyacım yok, sadece Sleek Sunset paleti alacağım diye Gratis'e gidip hem Sunset hem de Enchanted Forest paleti sepete atmış Gökçe'den bir merhaba :))

Uzun zamandır bordo far arıyorum. Mat olsun istiyorum, kahvesi ağır basmasın istiyorum, sürdüğümde pembe kalmasın rengini versin istiyorum. İşte Sleek i-Divine Enchanted Forest far paletindeki Anastasia far ve ikinci olarak da Beatrice fena gönlümü çaldı. Dayanamadım.

Plastik sağlam ambalajlı Sleek Paletler, açmaya çalışırken tırnak kırdıracak cinsten :) İçindeki kocaman aynasını da çok beğeniyorum.

Palette 12 renk göz farı bulunuyor, bir kısmı mat bir kısmı ışıltılı. Oldukça yumuşak yapılılar. Bir çok palette olduğu gibi açık renklerin pigmentasyonu daha zayıfmış gibi görünse de genel olarak oldukça pigmentli bir palet. Koyu renklerse zaten bir dokunuşla rengini veriyor.


Soldan sağa doğru ilk sıradaki farların isimleri; Glass Slipper, Beatrice, Perla.
Alt sıra; Pumpkin, Prince Charming, Happily Ever After.


Kemik rengi ve mat Glass Slipper, paletteki en düşük pigmentasyonlu ve en çok tozutan renk. Yine de rengini vermekte başarılı.
Beatrice; Mat, gül kurusu.
Perla; Işığa göre gri, mavi, mor renk verebilen oldukça pigmenti ve ışıltılı.
Pumpkin; Hafif turunculuk barındıran altın rengi. Pigmentli ve ışıltılı.
Prince Charming; Petrol mavisi. Pigmentli ve mat.
Happily Ever; Yine duochrome bir renk. Gri, yeşil yansımalı. Pigmentli ve yoğun ışıltılı.


Yine soldan sağa ilk sıra; Fairy Godmother, Grand Duke, Drizella.
İkinci sıra; Anastasia, Daphne, Lady Tremaine.

Fairy Godmother; Şampanya rengi, çok pigmentli ve ışıltılı.
Grand Duke; Mor, lacivert yansımalı. Pigmentli ve ışıltılı.
Drizella; Altınla pigmentleştirilmiş haki yeşili diyebilirim sanırım. Tanımlaması zor :) Pigmentli ve ışıltılı.
Anastasia; Mor barındıran çok koyu gül kurusu. Dağıtınca bordonun dağıtılmış haline benziyor. Mat ve oldukça pigmentli.
Daphne; Ördek başı yeşili :) Pigmentli ve yoğun ışıltılı.
Lady Tremaine; Bu da değişik bir renk. Her ne kadar mat acı kahve olsa da içinde hafif bir şekilde turuncumsu kırmızımsı çok dikkatli bakıldığında görünen minnak ışıltılar barındırıyor.


Renkler palette soğuk dursa da, tendeki duruşları çok canlı ve başarılı. Baz uygulamadan kullanıyorum, tüm günü kurtarıyor.


Burada da duruşunu görebilirsiniz. Yaptığım makyajlarda bazsız ve tek kat kullandım. Işıltısına, kalıcılığına, kolay sürülüp harmanlanmasına, renklerin gündüz kullanımına da uygun olmasına bayıldım.


İndirimde sanırım 29 liraya almıştım. Alırken tek renk için alsam da beni şaşırtan, diğer renklerini de kullandırtan bir palet oldu.

Seviliyorsun Enchanted Forest :)

Farmasi Tea Tree Oil Hand & Body Lotion, lekelerin giderilmesi ve
cildi pürüzsüzleştirmeye yardımcı olmayı vadediyor.

El kremi olarak kullandım, sürekli mutfakta bulundurdum ki her fırsatta sürebileyim.

Sadece ellerimi nemlendirsin yeter, düşüncesiyle kullansam da oldukça işe yarayan bir losyon olduğunu söyleyebilirim.

Dr. C. Tuna özel ürünleri grubunda yer alan el ve vücut losyonu, 100 ml lik plastik tüp ambalajda. Yapısı losyona göre daha katı, kremsi. Elimde gördüğünüz kadarı iki elime rahatlıkla yetiyor. Kokusu da bitkisel. Hatta bana mentollü gibi geliyor. Bu çay ağacı yağının kokusuysa da bilemiyorum :)


Sürer sürmez ellerimde rahatlama hissediyorum, hemen emiliyor. Sanırım iki aydır kullanıyorum. Ellerimin renginde bariz düzelme oldu, pürüzsüzleşti. Bu açıdan beklediğimin üstünde performans sergilediğini söyleyebilirim.

Gelelim içeriğine;


Yeni yeni içerik okumayı öğreniyorum. Anladığım şu ki; ellerime bu kadar iyi gelen, iyi hissettiren losyonun içeriği, uzun kullanım ve ilerleyen zamanlarda cildimde çatlama, kuruma, erken yaşlanma, gözenek tıkanması gibi oluşumlar yaratmaya müsait.

Farmasi Çay Ağacı Yağı El ve Vücut Losyonu benim gözümde ellerime çok iyi gelen fakat mineral yağdan dolayı almayı tercih etmeyeceğim bir losyon oldu. Kalanı memnuniyetle bitireceğim orası ayrı :)

Denemem için gönderen Nil Tezel'e de tekrar teşekkür ediyorum. Farmasi ürünleri hakkında bilgi almak ya da sipariş vermek isterseniz kendisine aşağıya yazacağım numaradan da ulaşabilirsiniz.

Farmasi Direktörü Nil Tezel: 0 (549) 800 17 93



Görüşmek üzere :)

Makyajla ilgilenip de Garnier'in pembe kapaklı misel suyunu
bilmeyen yoktur diye düşünüyorum.

Hakkında o kadar çok şey yazıldı o kadar çok beğenildi ki,
doğru yorumlayabilmek için bir kaç şişe bitirmek zorunda kaldım :)

Garnier Micellar Kusursuz Makyaj Temizleme Suyu; Ciltteki makyaj, yağ, kir gibi fazlalıkları içindeki micel adı verilen taneciklerle arındırmayı hedefliyor.

Pembe kapaklısı hassas ciltler için. Durulamadan makyajı temizleme, cildi arındırma ve rahatlatma vaadleri var.

Yüz, göz ve dudaklar için kullanıma uygun. Parfüm içermiyor,
dermatolojik ve oftalmolojik olarak test edilmiş.

Normalden kuruya dönük bir cildim var ve bu kuruluk kış aylarında beni tamamen ele geçiriyor. Genelde de kış aylarında makyaj yapıyorum. Cildimi örten bir tabaka olsun istiyorum. Bunu anlatıyorum çünkü, ten makyajı olmadan yapılan makyajı sevmiyorum. Değerlendirirken de buna göre değerlendirdim.

Makyajımı Garnier Kusursuz Makyaj Temizleme Suyuyla temizleyeceksem 4-5 pamuk kirletmeden yüzümden çıkaramıyorum. Allık, far ve bazı rujları rahatlıkla temizliyor fakat tenimi tamamen temizlemesi ya da rimeli çıkartması pek mümkün olmuyor. Bu arada genelde rimeli tek kat uygularım. Çift fazlı göz makyajı temizleyicileri daha başarılı buluyorum. İçindeki yağlar özellikle rimelin kirpiklerden ayrılmasını kolaylaştırmış oluyor.

Yüzümü Garnier misel suyla temizledikten sonra tonik sürersem pamuğa yine makyaj kalıntısı geliyor.


Temizleme sonrası cildimde yapış yapış bir his bırakmıyor, zaten yapısı da kokusu da su gibi.

Göz makyajımı temizlerken gözümün içine kaçarsa yanma yapmıyor fakat makyajım çıksın diye aynı bölgeden bir kaç kez geçersem hassasiyet oluşturuyor.


Sonuçta makyajımı ilk adım olarak Garnier misel suyla temizlersem başarısız,  önce bir yağ ya da makyaj sütüyle kabasını alıp Garnier'le üstünden geçersem güzel.

Göz yakmaması, tüm yüzde kullanılabilir olması, su gibi yapısı, parfümsüz olması, kullandıktan sonra yüzümü yıkamaya mecbur hissettirmemesini beğendim, esas görevi makyaj temizlemede yetersiz buldum.

Cildimde kuruluk ya da başka bir probleme sebep olmadı. Makyajsız olduğum günlerde kullandığımda verdiği temizlik hissini ve rahatlatmayı sevdim. Elimde kocaman bir şişesi daha var onu da anca bu şekilde kullanıp bitiririm.


Görüşmek üzere :)

En sevdiğim salata.

Hazır yılbaşı akşamına da az kalmışken, sofranıza alternatif olsun.

Coleslaw Salata Malzemeleri;

*Küçük bir lahananın yarısı
*2 Büyük boy havuç
*1 Büyük boy kuru soğanın yarısı
*8 Yemek kaşığı mayonez (ya da 4 yemek kaşığı mayonez, 4 yemek kaşığı yoğurt)
*2 Yemek kaşığı toz şeker
*Yarım çay bardağı süt
*2 Yemek kaşığı sirke
*1 Limonun suyu
*2 Tatlı kaşığı tuz
*Bir tutam karabiber

Bu oranlarda hazırladığım salatayı biz 3-4 gün yiyebiliyoruz.


Kullandığım lahana da bu boyda.

Gelelim hazırlanışına;

Üst yapraklarını ayırdığım ve temizlediğim lahanayı ince ince kıyıyorum. İki havucu da rendenin geniş kısmında rendeliyorum. Soğanıysa rendenin en küçük kısmında rendelemek gerekiyor. Hepsini birbirine karıştırıp bu faslı tamamladıktan sonra sosunu hazırlamaya geçiyorum.


Mayonez, süt, toz şeker, tuz, sirke, limon suyu, karabiberi çukur bir kapta iyice karıştırıyorum. Miktarlarını damak zevkinize göre de değiştirebilirsiniz. Mesela bizde daha şekerli seviliyor, bir kaşık daha şeker ekliyorum.


Sosunu lahana, havuç, soğan karışımına ekleyip güzelce karıştırıyorum. Buzdolabında dinlendiriyorum. Yaptıktan yarım saat sonra da yiyebilirsiniz, bir gün sonra da. Ne kadar dinlenirse o kadar lezzetli oluyor. Ben genelde bir gün bekletiyorum.


Kolay ve lezzetli lahana salatası Coleslaw, kızartılmış tavuk yemeklerinin yanına ve soğuk sandviçlere çok yakışıyor.


Afiyet olsun :)

Yves Rocher Rayonnant Jeunesse Göz Kamaştıran Kusursuz Ten Fondöteni; Şam ve Muskat Gülü özleriyle gençleştirici etki, ışığı yansıtan incilerle de pürüzsüz ve aydınlık bir cilt vadediyor.

Ayrıca, mükemmel dediği kapatıcı özelliğiyle ciltteki derin çizgi ve kusurları kapatmayı,
kırışıklıkları örtmeyi, cilde dolgunlaştırıcı bakım yapmayı ve
gün boyu sürecek nemlendirmeyi de.

Sitesinde "Olgun ciltler için ışıltılı, pürüzsüz görünüm"diye bahsedilmesi, gün boyu sürecek nemlendirme vadetmesiyle, benim kuru cildimi rahatlatır düşüncesiyle satın aldım.

Yves Rocher göz kamaştıran kusursuz ten fondöteni, 30 ml lik cam pompalı ambalajda. Kapağı yok fakat pompasında kilit sistemi var. Yine de bu kilit sistemi bana pek güven vermiyor. Pompa üzerindeki ok işareti hangi yöne doğru açacağımızı gösteriyor. Dalgın zamanlarımda açık mı kapalı mı emin olamadığım da oluyor. O yüzden benim için çantada taşımalık değil.


Yine de ambalajını çok şık bulduğumu söyleyebilirim. Seride aynı numaralarda bej ve pembe tonlu seçenekleri bulabiliyorsunuz. Bu da iyi düşünülmüş. Benim kullandığım, açık pembe 100. Rengi tenime tam uyuyor.

Şimdi gelelim yorumuma;

İnce yapılı. Kapatıcılığı bahsedildiği gibi mükemmel değil, ortalarda.

Sürerken cilt tarafından hemen emiliyor. Fakat sabitlenmiyor. Gün içinde telefona, montumun boyun kısmına oldukça yoğun şekilde bulaşıyor.

İlk sürdüğümde yüzümde kuruma etkisi ve hafif bir gerginlik oluşturuyor.

Pompasıyla az ürün geliyor, parmaklarımla ya da expert face fırçayla sürersem 3,  kedi dili fırçayla kullanırsam 2 pompa fondöten kullanmam gerekiyor.

Satın alırken fırçayla uygulanması gerektiği söylenilse de ben parmaklarımla sürüp dağıtınca çok daha iyi sonuç aldım.


Yüzümdeki renk eşitsizliklerini azaltıyor, tamamen yok etmiyor.

Aydınlık görünüm veriyor. Parıltılı ya da simli değil, sanki hafif bir aydınlatıcı sürülmüş gibi.

Mat bitişli. Tam mat da demiyeyim aslında, kadife bitişli :)

Küçük kırışıklıkları örtüp gözenekleri azaltıyor deniliyor, kırışıklıkları örttüğünü düşünmüyorum. Kullandıktan bir kaç saat sonra göz altlarımdaki ince çizgilere doluyor.

Havanın nem oranı yüksek olduğunda ya da biraz sıcak olduğunda yüzüme hiç oturmuyor. Çene ve alt dudak arasında çizgilenme yaptı, ilk defa yaşadım. Soğuk havalarda kullanıma uygun.


Şöyle ki ben fondötenden cildimin nemsizlik belirtilerini gidermesini ve renk eşitsizliğini yok etmesini bekliyorum. Öyle kırışıklık gizlesin, tedavi etsin gibi beklentilerim yok. Yves Rocher Kusursuz Ten Fondöteni de vaadleriyle bunu fazlasıyla yapabileceğini söylüyor. Fotoğrafıma baktığınızda dediğini yapmış bir fondöten görüyorsunuz değil mi? Şimdi bir de detayları göstermek istiyorum.


Daha önce anlattığım Yves Rocher Kusursuz Göz Altı Kapatıcısındaki gibi, fotoğraflarda ve yarım metreden daha uzak mesafeden bakıldığında pürüzsüz, yakından bakınca kusurlu.

Bu fondöten ışıkla oynuyor. Işığı yansıtıyor ve kusurları bu şekilde gizliyor. Aynada yüzüme baktığımda gördüğüm sonuç hoşuma gitmiyor. Pütür pütür, daha belirgin gözenekler ve çizgiler. Sadece nemlendirici sürdüğümde çok daha iyi görünen bir cildim var benim, fondöten kullanıyorsam daha da güzelleştirmeli diye düşünüyorum.

Yves Rocher Rayonnant Jeunesse Göz Kamaştıran Kusursuz Ten Fondöteni, cildim ne kadar iyi nemlendirilmiş olursa olsun yarım saatten sonra biraz daha yüzüme oturuyor. O süreye kadar oldukça cakey, sonrasında biraz daha az cakey :) Termal su sıkarak da duruşunu düzeltmeye çalışıyorum.

6-8 saat arası yüzümde kalıyor. Fondöten gibi değil de aydınlatıcı gibi duruyor, malum gün içinde azalıyor.


Alırken açıldıktan sonra 6 ay ömrü var denilmişti ama kutu üzerinde öyle bir ibare göremedim. Son kullanma tarihi var. Dermatolojik kontrol altında test edilmiş, paraben içermiyor.

Şu an sitesinde indirimli fiyatı 55.90 TL. Yine bir indirim zamanında 45-50 TL arası bi fiyata almıştım.

Bana göre olgun ciltlere göre değil, genç ciltlere uygun bir fondöten. Nemlendirme özelliği düşük, pürüzsüz cildi daha da pürüzsüz gösterebilecek yapıda. Yaşı en fazla 30 sınırlarında ve normal ciltli olanlar oldukça sever diye düşünüyorum.

Siz ne dersiniz?  Kullandınız mı, beğendiniz mi?

İki yıl öncesine kadar lip balm kullanmayı hiç tercih etmiyordum.
Dudağımda bıraktıkları ağır, yağlı his ve silindiği anda hissettiğim nemsizlik rahatsız ediyordu, nude rujlarla idare ediyordum.
Ta ki Blistex'le tanışana kadar. İlk kullandığım Blistex MedPlus'tı. Nemlendirici ve iyileştirici özelliğiyle beni fethetti. Ayrıntılı yazısını buradan okuyabilirsiniz.

Bugün anlatacağım, Blistex Limonata ve Ahududu Tadında Dudak Koruyucu.

Kavanoz formlu Blistex daha çok evde kullanmaya uygun olunca bir de stick olanını denemek istedim. Zaten aroması da benim için oldukça ilgi çekici.

Blistex Raspberry Lemonade Blast; Antioksidan etkili C ve E vitaminleriyle nemlendirmeyi desteklemeyi, dudakları korumaya ve ferahlatmaya yardımcı olmayı vadediyor. SPF 15 içeriyor ve 4,25 gram.


Yapısı çok yumuşak. Sürerken ezilip dağılıyor. Dudakta emilmiyor, koruyucu tabaka olarak iş görüyor.

Oldukça baskın kokulu, tadı da meyvemsi. Hatta daha çok limonlu. Her ne kadar meyve düşkünü olsam da, bu kadar yoğun koku ve tat pek hoşuma gitmiyor. Sürdükten sonra kendini unutturan ürünleri daha çok seviyorum.

Şeffaf ve hafif bir parlaklık veriyor.


Mat ruj altına kullanmaya uygun yine de kullanmamak çok daha mantıklı olur. Evet mat ruj pürüzsüz duruyor fakat sabitlenmiyor.

Yeme içmeyle elbette azalıyor dudakta, bunun dışındaki zamanlarda ben silene kadar hep dudağımdaydı.

Blistex; Raspberry Lemonade Blast'a bakım, nemlendirme ve koruma aşamalarında 4 yıldız üzerinden 2 yıldız vermiş. Benim severek kullandığım MedPlus'ta bakım, nemlendirme ve korumada 2 yıldız, iyileşmede 4 yıldızla tanımlanmış.

Dudaklarımda yoğun çatlak, kabuklanma ve yaralanma olduğunda MedPlus, sadece koruma amaçlı kullanacağım zamanlarda Raspberry Lemonade'yi tercih ediyorum. Sanırım bittiğinde MedPlus'ın stick olanından alacağım.


Siz Blistex hakkında neler düşünüyorsunuz? Favori dudak koruyucularınız hangisi?

Kuru ciltli bir hatun en çok ne satın alır? Tabii ki, nemlendirici :)

Rival de Loop Hydro Nemlendirici Jel; İçeriğindeki çift etkili Hyaluronik asitle uzun süreli ve etkili nem sağlamayı, Pantenol ile cildi yatıştırmayı, ayrıca ferahlatmayı, canlandırmayı ve dış etkenlere karşı korumayı vadediyor. Tüm cilt tiplerine de uygun. Müthiş değil mi?

Üstelik satın aldığım sırada Rossmann'da indirim yoktu fiyatı da 16.50 TL civarıydı.

RDL Hydro Nemlendirici Jel; 30 ml lik cam ve pompalı şişede. Rengi, kokusu ve ambalajıyla direkt ferahlık çağrıştırıyor. Her ne kadar kokusu biraz traş losyonunu andırsa da temiz bir koku, benim hoşuma gitti.

Bir pompa jel, yüzüme ve boynuma yetiyor. Göz çevresi hariç kullanmak gerekiyor. Kolay dağılıyor, hemen emiliyor. Yağlı bir hissi yok. Eğer kullanırken miktarı fazla kaçırırsanız biraz yapış his bırakıyor, emilme süresi de uzuyor.

Yoğun nemlendirmeye ihtiyaç duyduğum kış ayları dışında bana yeterli geldi. Aslında jel formüllü olduğu için belki etkisini hissetmeyebilirim diye düşünmüştüm fakat yazın sonları ve sonbaharda gayet işime yaradı. Karma ve yağlı ciltliler de sever diye düşünüyorum.

Ayrıca RDL Hydro Jeli sürdükten sonra üzerine nemlendirici de uygulanabiliyor. Ben keyfine varabilmek için tek başına kullandım.


Sürdükten sonra önce hafif bir gerginlik sonra da cildimde doğal bir ışıltı oluşturuyor, yüzüm aydınlık ve tertemiz görünüyor. Kendini unutturuyor, üzerine rahatlıkla makyaj yapabiliyorum.

Sabah ve akşam günde iki kere kullandığım zamanlarda aynen şöyle hissettim, cildim ne ekstra nemli ne nemsiz. Kuruluk belirtileri kayıp, sanki cildim tamamen normalmiş de ben de hiçbir şey kullanmıyormuşum gibi. Sanki suratımı topluyor. Renk eşitsizliği filan değil, yüzümü derli toplu hale getiriyor. Umarım anlatabilmişimdir :)

Rival de Loop Hydro Nemlendirici Jel'in 30 yaş altındakilerde çok daha etkili olabileceğini düşünüyorum.

Ayrıca Silikon ve Paraben içermiyor. Vegan.

Açıldıktan sonra 12 ay ömrü var. Bu soğuk kış günlerini Estee Lauder Krem'le geçirdiğimden, bahar döneminde kullanmak üzere sakladım kalanını.

Fiyat performans oranı yüksek ürünlerden. Yolunuz Rossmann'a düştüğünde bi göz atın derim.


Görüşmek üzere :)

Bugün size bambaşka bir yazı sunmak istiyorum.

Blog yazmaya ilk karar verdiğim andan itibaren her aşamada bana destek olan, temadan renklere kadar usanmadan benimle karar veren, bu ne biçim tema "ş" harfi bile yok dediğimde o harfi oraya konduran, html nedir anlatan, yazdığım yazı birbirine girdiğinde düzelten, bazen fotoğraflarımı süsleyen, Seo hakkında bilgiler veren ve daha daha daha belki binlerce kez kafasını şişirdiğim bana hep çözümle gelen hayat arkadaşım, eşim blogumun konuğu.

Aslında çok daha uzun zaman önce benimle paylaştığı bilgileri blogunda yazmasını istemiştim. İşlerinin yoğunluğundan sürekli ertelemişti. Bir çok yazı okuyorum, yanıltıcı ya da artık işe yaramayan bilgiler veriyorlar, bana anlatana kadar yaz işte deyince, kırmadı beni. Artık blogunda Dijital Medya yani Seo, Sosyal Medya, Web Sitesi ve İnternet Reklamcılığı üzerine yazıları olacak. Hepimize faydalı olacağını düşünüyorum.

Bu kadar uzun girişten sonra klavyemi Serdar'a devrediyorum :)

Seo, Search Engine Optimization tabirinin kısaltmasıdır.
Bir web sitesinin arama motorlarında üst sıralara çıkmasına uygun hale getirilmesi anlamını taşır.

Arama motoru dediğimizde aklımıza ilk olarak Google gelse de aslında Seo, Yandex, Yahoo ve Bing gibi arama motorlarını da kapsar.

Google'ın kendi beyanına göre herhangi birinin sizi aramalarda ilk sıraya yerleştireceğini söylemesi, sizde şüphe uyandırmalıdır, çünkü Google, siteleri, gerçekte hangi algoritma ile sınıflandırdığını tam olarak açıklamamaktadır.

Eğer size Seo çalışması için birileri gelirse güvenmeden önce lütfen iyice araştırın.

Seo bilinmezlerle dolu olsa da deneme-yanılma yöntemiyle tespit edilmiş bazı kriterlere artık kesin gözüyle bakılmaktadır. Burada ortalama iki yüz adetten kriterden bahsediyoruz.

Blogspot kullanan bloggerlar, diğer siteler için belirlenen birçok kriteri uygulayamazlar ama onlar zaten Google'a ait bir sistem kullandıkları için biraz gayretle çok iyi sıralama elde edebilirler.

İşte o taktikler;

1) Sitenize açıklama ekleyin:
Seo çalışmaları için eski kaynakları okuyorsanız keyword eklemenin önemini anlatan yazılara mutlaka rastlamışsınızdır. Eğer blogunuza keyword eklediyseniz hemen kaldırın. Ancak description (açıklama) hala geçerli ve gereklidir. Aşırıya kaçmadan sitenizin konusunu yazmalısınız.

2) Yorum yapmaktan çekinmeyin:
Blogger sisteminin en güçlü olduğu kısmı yorumlarıdır. Çok sayıda yorum almanın ve birçok bloga yorum yapmanın, bir blogu ne kadar güçlendirdiğini sanırım artık bilmeyen yoktur. Bu yüzden elinizden geldiğince çok sayıda yorum yapın, size gelenleri de mutlaka yayınlayın.

3) Etiketler kurtarıcı değildir:
Yazınızı yayınlamadan önce etiket bölümüne ne kadar çok kelime eklersem o kadar iyi olur diye düşünmeyin. Kesin olarak söyleyebilirim ki çok etiket kötüdür.

4) Link vermekten çekinmeyin:
Başka bloglardan bahsederken o blogun, bir firmadan bahsederken kurumsal sitesinin ya da bir çiçekten bahsederken wikipedia sayfasının linkini vermekten çekinmeyin. Bu sizi küçültmez ya da başkasının reklamı olmaz. Bu düpedüz, anlattığımın kaynağı buraya dayanıyor demektir ve Google'ın mantığına göre hiçbir site tek başına bir konunun tamamını anlatamaz. Yani o konuda kesin bir otorite olamazsınız. Deneyin faydasını göreceksiniz.

5) Anlattığınız şeyi sadece siz anlatın:
Konunuz ne olursa olsun, anlatımınızdaki cümleler sadece size ait olsun. Konuşur gibi, bildiğiniz gibi, istediğiniz gibi yazın. Ama başkalarının cümlelerini almayın. Bu yüzden hazır içerikleri aynı anda onlarca bloggera paylaştıran sistemlerle çalışmanızı da önermiyorum. Google sitenizi ziyaret ettiğinde bir sayfa yazınızı milisaniye gibi bir hızla okur. Yanlış görmediniz, gerçekten okur ve anlar. Yazının tamamı içinde üç dört cümleyi dahi başka bir yazıdan alırsanız, Google, bu cümleleri hangi yazıdan aldığınızı ve kimin daha önce yayınladığını tespit eder. Sonuçta önce yazan hak sahibidir.

Bu öneriler, en hayati olanlardır. Sıralamada sizi yukarılara çıkaracak yöntemler bunlarla elbette sınırlı değil ama mutlaka faydasını göreceksiniz.

Eğer sorularınız varsa bana yazabilirsiniz.

www.serdarbagtir.blogspot.com