Geçtiğimiz haftalarda Gabrini Kozmetik şık sunumlu harika bir set yolladı. İçinde aydınlatıcı, pudra, göz ve dudak kalemi, kalem ruj, likit ruj, maskara, dipliner ve metalik göz farı bulunuyor. Çok iyi paketlenmesine rağmen setin içindeki highlighter ve pudra zarar görmüştü, firma bana yenilerini yolladı. Elimde iki farklı renk olunca, ikisini de sizlere göstermek istedim.

Tüm seti anlatacağım ama ilk olarak Gabrini Cosmetics Highligter 02 ve 03 numaralı aydınlatıcıları inceleyelim.

Aydınlatıcılar 12 gram. Aynalı ambalajları var. Açıldıktan sonraki kullanım ömürleri de 24 ay.

İçlerinde hiç sim yok.

Pigmentasyonları yüksek.

Eklips fan fırçasıyla bile hafifçe dokundurduğumda yüzüme tek hareketle transfer oluyor.

Dağıtması kolay. Elimle de fırçayla da sürdüğümde güzel sonuç aldım.

Kalıcılığı, makyajımı silene kadar. Tam günü kurtarıyor.

Allık, aydınlatıcı gibi makyaj malzemeleri çıplak tenimde kendini pek belli etmez. Fondötenli ve fondötensiz kullanımda aynı etkiyi gördüm.

Renkleri ve duruşları çok başarılı. Bana göre tek olumsuz yanları yoğun parfümlü oluşları. Kutularını açtığım an buram buram kokuyor, yüzümde kokusunu hiç duymuyorum.

Gabrini Cosmetics Highlighter 02; 

Açık şampanya rengi.

Gabrini Cosmetics Highlighter 03; 

Şeftali rengi.

Sol taraf Gabrini Cosmetics Highlighter 03, sağ taraf Gabrini Cosmetics Highlighter 02

Strobing görünümden hoşlananlar, aydınlatıcısı simsiz ve yoğun dursun isteyenler oldukça beğenecektir. Ben daha hafif görünümden hoşlanıyorum o yüzden hafif uyguluyorum.

Pigmentasyonu yüksek ürünleri bir anda yoğun bir şekilde sürmek yerine hafif ve kat kat uygularsanız daha başarılı sonuç alırsınız.

10-20 TL arası fiyatlarla satılıyor.


Görüşmek üzere :)

Herkese Merhaba.

Bu yazı bir grup aktif blog yazarı tarafından hazırlanmış ortak bir yazı. Çünkü blog ve bloggerlığın ne olduğunun yanlış bilindiğini düşünüyoruz. Geçtiğimiz günlerde Blog Yazarı arkadaşlarımızdan biri  Instagram'da "Blog nedir biliyor musunuz?" diye anket yaptı. Sonuçlar bizi çok üzdü. O yüzden kendimizce açıklamak istedik.

Blog Nedir?

İlk önce "Blog Nedir?" den başlayalım.
Blog; Belirli bir konuyu anlatan paylaşımların yapıldığı web tabanlı sitelerdir.  Mesela  şu an bu yazıyı okuduğunuz yerdir. Kendine ait bir adresi vardır.

Blogger Nedir? 

Blogger; Belirli bir konu hakkındaki deneyimlerini yazı ve fotoğraflarla anlatarak kişisel sitesinde yayınlayan kişidir. Bloglarımızda kimimiz gezip gördüğümüz yerleri anlatırız, kimimiz okuduğumuz kitapları, kimimiz yaptığımız makyajı kullandığımız kozmetik ürünlerini, kimimiz çocuklarımızı, kimimiz hayata dair herşeyi. Sınırsızdır.

Pek kolay değildir. Çok aşamalıdır, hatta yorucu ve masraflıdır ama zevklidir. Sizlere bir blog paylaşımı için neler yaptığımızı da anlatmak isteriz.

Neyi yazacağımıza karar verdikten sonra, fotoğraflarını çekeriz. Bazen 100-150 fotoğraf içinden seçip ayırırız, düzenleriz. En az bir kaç saatimiz bununla geçer.

Yazacaklarımız farklı kişilerin deneyimini de içerecekse araştırma yaparız. Okuruz, sorarız, didikleriz.

Yazmaya başladığımızda kullandığımız dile, imlaya dikkat ederiz. Yazımız, arayan kişinin karşısına kolaylıkla çıksın diye yazı başlığını özenle seçip, etiketlerini hazırlarız. Şimdi yayına hazırız.

Yazıp yayınlamakla bitmez işimiz. Yayılsın, okunsun isteriz. Bu yüzden Facebook, Twitter, Instagram, Pinterest, Google Plus gibi sosyal paylaşım sitelerinde de blogumuza dair hesaplar açarak paylaşımlarımızı yayınlarız.

Sizin gibi bizim de vaktimiz yok aslında. Hepimizin işi, ailesi ve ihmal edemeyeceği sorumlulukları var. Blogumuzu yaşatmak, sürekliliği sağlamak için kendimizden zaman çalarız.

Bloglar Neden Önemlidir?

Bilgiler ilk ağızdan ve deneyim sahibi kişi tarafından verildiği için önemlidir. Blog yazarı yani "Blogger" deneyimini paylaştığı konuyu, tüm gerçekliğiyle anlatmaya özen gösterir çünkü emek verdiği bloguna karşı kendini sorumlu hisseder.

Son zamanlarda sosyal paylaşım sitelerinde açtıkları hesaplarda, kendini Blogger olarak tanıtanlar olmaya başladı. Buna en çok Instagram'da rastlıyoruz. Herkes Instagram hesabı açabilir, istediği her konuda paylaşım yapabilir, bunu süreklilik haline getirebilir. DOĞRU OLMAYAN kişinin Instagram sayfasını BLOG zannetmesi, sadece Instagram üzerinden paylaşım yaparak da ben BLOGGER'ım demesidir.

Instagram'da sahip olunan sayfa, hesabınızdır. BLOG DEĞİLDİR.

Yapılan paylaşımlar hesap yönetimidir. BLOG YAZARI OLMAK DEĞİLDİR.

Biz bundan rahatsız olduk çünkü bir gün önce aldığı cilt bakım ürününü övüp alın aldırın diyeni de gördük, arkadaşımızın yıllardır yazdığı sitesinin adresini kendi sitesiymiş gibi firmalara yollayıp iş birliği teklif edeni de. Başka hesapların paylaştığı fotoğrafları ve yorumları kendileri almış denemiş gibi anlatanları da gördük, firmaların her paylaşımının altına "DM lütfen" yazıp ürün isteyenleri de. Bu tavır, Blogger tanımının lekelenmesi gibi gözüktü bize. Bazen Bloggerlara güvenmiyorum yazanları okuyoruz, kendi adımıza bizi üzüyor. Sosyal medya hesaplarıyla bloglarımızın bir tutulmamasını rica ediyoruz.

Yazı kalıcıdır. Kaç yıl önce yayınlanmış ve hala soru alan yayınlarımız var. Bunları gördükçe mutlu oluyoruz. Sizler yazdıklarımızı okudukça, yorum yaptıkça mutlu oluyoruz. Tek çabamız bloglarımıza sahip çıkmaya çalışmak. Biz yazmaya devam edeceğiz, lütfen sizler de desteğinizi esirgemeyin.

Sevgilerimizle.

Dün yaz boyu çocuklar için kullandığım Sun Ozon Spreyden bahsetmiştim. Bugünse Babydream 50⁺ Güneş Kremini anlatacağım.

Babydream güneş kremi çocuk ve bebekler için. Yüksek faktörlü UVA ve UVB korumaya sahip.

Krem formda ve biraz kalın yapıda.

Kokusu çok hafif.

İlk sürüldüğünde beyaz oluyor sonra beyazlık kayboluyor.

Parlaklığı fazla.

Emilmesi zaman alıyor fakat koruması çok başarılı.

Denize gireceğimiz zaman çocukların yüzlerine Babydream güneş kremini vücutlarına da Sun Ozon spreyi sürdüm. Ne sızı, ne kızarıklık, ne alerjik durum yaşamadım.

Bu ikiliyi çok beğendim.


Rossmann'dan sanırım 6 liraya almıştım. Fiyat performans oranı yüksek ürünlerden.


Görüşmek üzere :)

Daha ilkbahara yeni yeni girerken Rossmann'da çocuk güneş ürünlerinde indirim olduğunu görmüştüm. Sun Ozon SPF30 Çocuklar İçin Güneş Spreyi ve Babydream 50⁺ Güneş Kremi benimle eve geldi. İki çocuğumun da cilt yapıları ve yaşları farklı olduğundan ayrıca şehir içinde ve deniz kenarında da kullanabilelim diye hem sprey formunda hem de krem formda ürünler seçtim. Çocuklarım ilkbahar ve yaz boyunca ikisini de kullandı. Yaklaşık 7 yıldır farklı markalarda çocuk güneş ürünleri satın aldım ama bugün anlatacağım Sun Ozon ve yarın anlatacağım Babydream'den oldukça memnun kaldım.

Sun Ozon güneş spreyi 250 ml. Kapağında gördüğünüz kırmızı kısım kilidi. Böylelikle hiçbir zaman dökülme talihsizliği yaşamıyorsunuz.

Nisan ayında kızımın yüzü ve kolları pembeleşmeye başlayınca kullandık ilk defa. Bir daha hiç kızarmadı, yavaş yavaş bronzlaşmaya başladı.

Rengi beyaz, yapısı sıvı, kokusu oldukça hafif. Deniz deniz kokuyor.

Kıyafetleri boyamıyor. Vücuda dağıtması çok rahat. Hızlı emiliyor. Şehir içi kullanımda terletmiyor, sahilde kullandığımız zaman yapışkanlık oluşturmuyor. O kadar oynadılar kumlar üzerlerine yapışmadı. Denizden çıktıktan sonra tamamen kaybolmuyor ama tazelemek gerekiyor.

Oğlumda güneş kremleri alerji yapabiliyor, kızımın cildi anında pütürlenmeye müsait. İkisinde de hiç bir sorun yaşamadık.


Kremlenmeyi sevmeyen çocuklarım bu spreyden çok hoşlandılar. Ben de kullandım, ağırlık yapmaması üzerinizde fazlalık hissi oluşturmamasıyla unutturuyor kendini.

16 ya da 18 lira gibi bir fiyatı vardı. Çok memnun kaldık.


Görüşmek üzere :)

Hazır güneş kremi yazmışken bu yaz kullandığım güneş ürünlerini de aradan çıkartmak istedim. Güneş sonrası spreyleri bir kaç yazdır kullanıyorum. Çoğu nemlendirici yaz sıcağında beni aşırı terlettiğinden gerilen cildimi rahatlatmakta oldukça iyi iş çıkartıyorlar. Bu sene de Garnier Ambre Solaire After Sun - Güneş Sonrası Nemlendirici Ferahlatıcı Sprey'i kullandık eşimle.

Her ne kadar yazı devirsek de, güneş kremlerinin dönemi hiç geçmiyor aslında. Özellikle hassas cilt yapısına sahip olanlar, açık tenli olanlar ve çilleri olanlar yaz kış demeden güneş kremi kullanmaya devam ettiklerinde ciltlerindeki farkı daha iyi göreceklerdir.

Ben de bu yaşıma kadar pek önemsemeyen gruptandım. İlkbahardan beri düzenli olarak kullanıyorum ve cildimin geçtiğimiz kışa göre daha aydınlık ve lekesiz olduğunu düşünüyorum.

Bugün Procsin Leke Karşıtı Güneş Koruyucu SPF50 Yüz Kreminden bahsetmek istiyorum.

Procsin Face Protection Cream SPF50⁺; Güneş lekeleri ve çil oluşumunun engellenip giderilmesine yardımcı olma vaadinde.

Suya dayanıklı ve yağlanma yapmayan formülde.

Oldukça yoğun yapıda. Yüzüme sürdüğümde ilk önce bembeyaz bir tabaka oluşuyor, hızla emilip cilt rengime dönüyor.

Nemlendirme etkisi başarılı.

Parlaması her güneş kremi kadar diyebilirim. Evet parlıyor ama yağlı görünüm oluşturacak şekilde değil.


Procsin güneş kremini hem denize girerken hem şehir içinde kullandım.

Sahilde kullandığım zamanlar için şöyle söyleyebilirim;

Cildimi nemlendiriyor.
Koruması yüksek. Hiçbir şekilde kızarma ya da sızlama sorunu yaşamadım.
Denize girip çıkınca yok olmuyor. Sürekli tazelemek gerekmiyor. Denizden çıkınca beyazlığı ortaya çıkıyor.
Akşamları duş alıp yüzümü iyice temizlediğimde aydınlık bir cilt beni karşılıyor.

Şehir içinde kullandığım zamanlarda;

Cildimi nemlendiriyor.
Aydınlatıyor.
Üzerine makyaj yaparsam fondötene güzel bir zemin oluşturuyor.
Eğer makyaj yapmadan tek başına kullanırsam ve terlersem yüzümde beyaz beyaz damlacıklar oluşuyor.

Bu yüzden benim için makyaj yapmadığım zamanlarda şehir içinde kullanımıma uygun değil. O beyaz ter damlacıkları yüzüme losyon sürmüşüm de dağıtmayı unutmuşum gibi bir görünüm veriyor.

İçeriği de şu şekilde;


Hafif ve hoş kokusu, 150 ml lik devasa ambalajı ve deniz kenarındaki başarısıyla hoşuma gitti. Fakat daha önce anlattığım Procsin Aktif Karbon Diş Macunu'nun eşimin ve benim dişlerimizde oluşturduğu problemi görmezden gelmeleriyle de benim için güvenirliğini yitirdi. Aldığım ve kullanmaya cesaret edemediğim farklı ürünleri var elimde.


Görüşmek üzere :)

Bugünün konusu Batiste XXL Volume Dry Shampoo Kuru Şampuan.

Benim gibi kuru saçlı olup da kuru şampuanı merak edenleriniz var mı? Genelde yağlanmış, kirlenmiş saçı temiz ve yeni yıkanmış gibi göstermek için kulanılsa da
ben hacim için tercih ettim.

Batiste kuru şampuanların saçınızı dolgulaştıracak ya da canlandıracak çeşitleri bulunuyor. XXL Volume Dry Shampoo ise hem canlandırıcı hem dolgunlaştırıcı özelliğe sahip.

Kullanımı oldukça basit. 30 cm mesafeden saç diplerine sıkıp, elimle hafifçe şekil veriyorum.

İlk sıktığımda saçlarımda beyazlık oluyor, bir iki dakika içinde bu beyazlık kayboluyor.

Saçımı kaskatı yapmadan sertleştiriyor.

Güzel hacim veriyor.


Kuru şampuan kullandığımda saçlarımın mat olacağını zannederdim aksine saçlarımı parlatıyor. Dışardan bakıldığında da kesinlikle yeni yıkanmış hatta şekillendirilmiş saç görünümü oluyor.

Kuru şampuanlarda beyazlık bırakma problemi olabiliyor. Sıktığınız miktara ve uzaklığa dikkat ederseniz bu sorunu en aza indirgersiniz. Az miktarı saçıma yeterli geldiği için benim böyle bir sıkıntım olmadı.


Sağdaki, elimle kabaca şekil verdiğim hali. Unutmadan ekleyeyim, çok güzel kokuyor.

İçeriği de şöyle;



Görüşmek üzere :)

Flormar'ın Future Historical serisiyle çıkarttığı, şimdilerde Matte Nail Enamel'in renklerinden biri olan Moss oje bu ara en sevdiklerimden.

Yeni adıyla Flormar Matte Nail Enamel M43 Moss ojeyle tanışalım.

Harika bir yeşil. İster yosun yeşili deyin isterseniz çam yeşili. Kopkoyu, gölgede siyaha benziyor.

Çok rahat ve çabuk sürülüyor.

Örtücülüğü yüksek. Tırnaklarımdaki iki kat sürülmüş hali.

Yapısı neredeyse ince olmasına rağmen oldukça yoğun görünümü var.


Çok hızlı kuruyor.

Anında matlaşıyor.

Dayanıklı. İki günde uçlarından belli belirsiz siliniyor.

Matlığı bozulmuyor.

Tırnakta kusur varsa güzel gizliyor.

Pürüzsüz görünüm veriyor.


Bazsız kullanımda bile tırnaklarımı boyamıyor.

Tırnaktan çıkartması kolay.

Dayanıklılığı, kolay sürülüp tırnağı güzel göstermesi ve rengin şahaneliğinden bu ara sık sık sürüyorum.


Sizin bu seriden sevdiğiniz renkler var mı? Flormar Online'da farklı renklerini de inceleyebilirsiniz.


Görüşmek üzere :)

Maybelline Lash Sensational Waterproof Maskarayı yazdan itibaren bol bol kullandım. Açıkçası şu zamana kadar kullandığım Maybelline maskaralara göre en etkisizi, sadece waterproof özelliğinde başarılı olduğunu düşünüyorum.

İlk açıldığında;

Oldukça ıslak.

Kirpikleri hafifçe koyulaştırıyor.

Tek tek ayırıyor.

Yapışma yapmıyor.

Ağırlık yapmıyor.

Denize girdim çıktım suda bozulmuyor.

Hiç dökülme yapmadı.

Temizlemesi kolay.


İlk iki haftadan sonra;

Gün geçtikçe koyulaşmaya başladı.

Siyahlığı daha belirgin.

Kirpikleri hafif yapıştırıyor.

Hacim vermiyor.

Uzunluk vermiyor.

Hafif kıvırıyor.

Ağırlık yapmıyor.
 
Dökülme ve bulaşma yapmıyor.

Yine kolay temizleniyor.


Sonuç olarak;

İlk açıldığında çok ıslak olduğundan kirpiklerde pek maskara varmış görüntüsü olmuyor. Sonraki zamanlarda yoğunlaştığından kirpiklerde kendini belli ediyor fakat hacim ya da uzunluk katmıyor. Ağırlık ve akma dökülme yapmaması, kirpiklerden rahat temizlenmesi açısından başarılı. İhtiyaca göre hacim verici ya da kıvrıklık verici bir maskaranın üzerine sabitleme amaçlı kullanılabilir. Tek başına yetersiz buldum.


Görüşmek üzere :)

Bugün en sevdiğim göz makyajı temizleyiciden bahsetmek istiyorum. Nivea Bakım Yapan Göz Makyaj Temizleyici. Bendeki hassas göz çevresi için olan pembe renklisi.

Çift fazlılardan.

Çalkaladığımda çok kısa sürede eşit olarak karışıyor ve hemen ayrışmıyor.

Kokusu varla yok arası.

Gözümü yakmıyor.

Göz çevremi sızlatmıyor.


Kullandıktan sonra yüzümü yıkama zorunluluğu vermiyor, göz çevrem yağlı kalmıyor.

Gözümün içine kaçınca görüntüyü bulanıklaştırmıyor.

Hem waterproof hem de normal maskaraları aynı çabuklukta çıkartıyor.

Az miktarda kullanımı yeterli oluyor.


Kullandıktan sonra mecburi haller dışında hep yüzümü yıkadığımdan göz çevresine bakım yapma etkisini deneyimleyemedim.

İlk kullandığım günden beri çok memnun kaldığım, arkadaşlarıma önerdiğim bir göz makyajı temizleyicisi.

İçeriği de şu şekilde;



Görüşmek üzere :)