Çocuklu bir ailenin eminim ki en hassas noktası çocukları. 4 sene önce ilk çocuğumuz, oğlumuz dünyaya gelmeden önce ne kadar araştırsam da, öğreniyorum desem de aslında başıma ve başımıza gelecekler hakkında hiçbir şey bilmiyormuşum. Anne olunca anladım… :)
Evde bir bebek olması demek -ki daha iki bebek ve daha çok bebek kısmına geçmeyeceğim- sadece eve yeni bir fert gelmesi ya da en genel tabiri ile sofraya bir tabak daha eklenmesi değil. Mevzu bir bebeğin iki yaşına kadar ki sürecinde büyük masraf olarak görülen bebek bezi, mama, ıslak mendil, puset, oto koltuğu, yatak, ana kucağı, kanguru, iki hafta bile giyemeden küçülen çıt çıtlı bodyleri ve onun için alınan her şey de değil. Çok çook daha büyük.
Her şeyden önce aile kavramı tamamen değişiyor.
Önceden bütün planlar senin ve eşin üzerine ve sizin istediğiniz anlara göre yapılabiliyorken sonrasında plan yapma düşüncesi bile rafa kalkıyor.
Sadece nefes alıyor ve bebeğin ihtiyaçlarını gidermek için yaşıyor hale geliyorsunuz. Tüm alışkanlıklarınız, en sevdikleriniz, gezmeler, eğlenceler, kitap okumak, bir şeyler izlemek, içmekten keyif aldığınız bir içecek, biraz dolaşıp hava alayım düşüncesi, yemek yapmak ya da yemek ve çoğu zaman tuvaletinin geldiği an tuvalete gidebilmek bile ulaşılmaz hale geliyor.
Bütün bebekler aynı değil tabi.
Dünyaya uyum sağlaması bakımından daha kolay ve daha zor bebekler var fakat bu yazdıklarım aşağı yukarı bütün ailelerde yaşanıyor. Ailenizi büyütmeye karar verdiğinizde bütün bunları da göze alarak yola çıkmak gerekiyor.
Yaşarken fark ettim ki hayatımıza giren canımız bebeğimizle beraber gelen bu kısıtlamalara bir süre sonra farkında olmadan içten içe direnmeye başlıyoruz. Bebeğimizle ilgili her şey daha ağır bastığı için sindiriyoruz ve bir zaman sonra “Ben kimim, ne oldum, nasıl bir yaşam bu?” soruları beynimizi kemirir oluyor çünkü alışkanlıklarımız bizi terk etmek istemiyor. İşte yeni bebek sahibi olan ailelerde çatırdamalar genellikle böyle başlıyor.
Tabi ki bunu önlemenin, önlenemezse de rahatlatmanın yolları var.
İlk olarak yaşanabilecek tüm zorluklara bir anne ve baba olarak hazırlıklı olmaya çalışmak gerekiyor. “Hazırlıklı olmaya çalışmak” diyorum çünkü bebeğinizle beraber ne hikayeler paylaşacağınızı hayal bile edemezsiniz ama bazı bebeklerin uykuyla aralarının hiç iyi olmadığını bilmek bile uyumak istemeyen bir bebeğiniz olduğunda “Neden benim başıma geldi?” diye düşünmenizi engelleyecektir.
Ben Tracy Hogg & Melinda Blau - Bebek Bakım Sorunlarına Mucize Çözümler adlı kitabı almıştım.
Kitap değil sanki tecrübesiz anne baba ansiklopedisi. :)
Tüm bebek sahibi olacak ailelere tavsiye ediyorum çünkü bu kitap bizim büyütmesi çok zor oğlumuzda en büyük kaynağımız oldu. Onun gibi davranan başka bebeklerin de olduğunu bilmek, öneriler üzerine hareket etmek, hep ağlayan hep kızgın hiç uyumak istemeyen (uyutmak için en olmaz dediğimiz yöntemleri bile sırayla uygular bulduk kendimizi), bizim gibi neye uğradığını şaşıran anne babalara iyi bir yol gösterici.
Ben hepsiburada.com’dan almıştım.
Hala da satılıyor.
Bebeği olacak annenin her şeyden önce hayatının tamamen değişeceği fikrini kabul etmesi gerekiyor bence. Hem evinin idarecisi hem yeni Dünyaya gelmiş bir bebeğin en ihtiyaç duyduğu kişi olmak bir koltukta bir kamyon karpuz taşımaya çalışmak haline dönüşebiliyor bazen ama biliyorum ki en önemlisi bebeğim o yüzden zaman zaman “amaaan be mutfak da dağınık kalsın” diyebilmeyi öğrenmek gerekiyor.
Bebeği olacak babanın bebekle ilgili tüm sorumlulukları anne kadar üstlenmeye hazırlanması hem anneyi rahatlatacak hem bebekle babanın bağlarını kuvvetlendirecek hem hamilelikti, doğumdu, lohusalıktı derken ister istemez uzaklaşan eşlerin birbirlerine yeniden sıkıca sarılmalarını sağlayacak.
Bizde böyle oldu. Eşim en büyük yardımcım, dostum, yoldaşım.
Bebeğin odası için hazırlık yaparken de mantıklı düşünmek lazım. Bir odayı kocaman mobilyalarla doldurup sonra da kullanmayan bir sürü tanıdığım var. Zaten o süreçte doktor masrafı, tahliller, doğum masrafı hesapta olmayan bir sürü ıvır zıvır varken ne gerek var lüzumsuz harcamalara. Açıkçası ben çocukların yaşlarına ve isteklerine göre odalarını şekillendirme taraftarıyım. Biz istediğimiz odada kullanabilelim diye park yatak aldık. Oğlum bir yaşına gelene kadar bizim odamızda park yatağında yattı sonra yatağını odasına taşıdık. İki yaşından itibaren tek kişilik yatağa alıştırdık. Şimdi park yatakta kızım yatıyor. Tepe tepe kullandık daha ne olsun. :)
Arkadaşlıklarınız da yavaş yavaş değişecek bunu garipsememek lazım. Misal iki çocuklu aile bebeğin kakası üzerine bile uzun uzun konuşabilecekken aynı mevzuyu çocuksuz bir arkadaşınızla konuşmaya çalıştığınızda sizin delirmiş olduğunuzu düşünecektir :) Çocuklu ailelerle vakit geçirmek, yaşadığınız sıkıntıların sadece sizin ailenizde olmadığını görmek, farklı yöntemler öğrenebilmek adına daha keyif verici olmaya başlayacaktır.
Aslında bir anne adayının her zaman en çok desteğine ihtiyaç duyduğu kişi sevgili eşidir. Kalıplarınızı kırın beyler, eşinizi ve bebeğinizi yalnız hissettirmeyin.
Torun bekleyen anneanneler, babaanneler, dedeler unutmayın ki çocuklarınızın size ve anlayışınıza her zamankinden daha çok ihtiyaçları var.